Türkiye’nin başka bir medeniyetin öncüsü, kurucusu ve koruyucusu dünya-tarihsel bir aktör olarak NATO üyesi olması, Türkiye’nin NATO tarafından kontrol altında tutulduğunu gösterir.
Bu başka bir yakıcı gerçeğin de göstergesidir:
“Batı’nın öteki’si” olarak Türkiye’nin NATO’da olması Türkiye’nin yönünü, yörüngesini şaşırdığının, yerini, tarihî rolünü yitirdiğinin ve tam olarak bağımsız olmadığının apaçık işaretidir.
Laik elitler, derin devlet, sözcüleri ve gözcüleri, istedikleri kadar Türkiye’nin laik, Batılı ülke olduğunu söyleyip dursunlar.
Batılılar bin yıl rakibi olan bir aktörün rejim değişikliğiyle kimliğini yitirmeyeceğini ve iddialarını aslâ terketmeyeceğini çok iyi biliyorlar!
Laik devrimlerle Türkiye’nin İslâmî köklerinin yok edilmediğini, aksine, Türkiye’nin yok olmaya direndiğini, kendini toparlayıp yeniden tarih yapabilecek iyi kötü adımlar atmaya başladığını, umut kıvılcımı çaktığını, bunun mazlum dünyada iyi algılandığını çok iyi görüyorlar!
Bizim celladına âşık tasmalı çekirgelerimiz bunu görmüyor ya da işlerine etmediği için görmek istemiyor olabilirler ama Batılılar anyayı da konyayı da biliyorlar -amiyane tabirle!
Şunu iyi bileceksiniz:
Batılılar, Türkiye’yi NATO’ya başka bir yere kaymasın, kendi ruh köklerini hatırlamasın, Batı uygarlığının en büyük rakibi olan tarihî rolünü yeniden oynamasın, diye aldılar.
Türkiye’nin bütün diğer Batı ittifakının kilit kurumlarına Türkiye’nin bu kurumların içinde eritilebileceği, en azından tarihî rolünü yeniden oynamaya kalkmasının önüne set çekilebileceği düşüncesiyle aldılar Türkiye’yi NATO’ya.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.