Referans Medya

Ahmet Varol, Muhammed Ali Sabuni'nin Suriye direnişine katkısını yazdı

“Muhammed Ali Sabuni sadece kitapların arasında kalan bir ilim adamı değildi. Aynı zamanda sahada bilfiil yer alarak, zulme karşı haklının yanında mücadeleye de iştirak ediyor, haklının müdafaasını yapıyordu.”

20 Mart 2021 Cumartesi 17:29

Ahmet Varol, Muhammed Ali Sabuni'nin Suriye direnişine katkısını yazdı

Ahmet Varol, Yalova’da vefat eden Muhammed Ali Sabuni’nin ilmi gayretleri ve Suriye direnişindeki konumunu mercek altına aldığı yazısında “Muhammed Ali Sabuni sadece kitapların arasında kalan bir ilim adamı değildi. Aynı zamanda sahada bilfiil yer alarak, zulme karşı haklının yanında mücadeleye de iştirak ediyor, haklının müdafaasını yapıyordu.”  diyor.

Ahmet Varol’un Yeni Akit gazetesinde yayımlanan yazısı (20 Mart 2021) şöyle:

Muhammed Ali Es-Sabuni

Son dönemde yaşamış önemli ilim adamlarından ve tefsir alanında yaptığı çalışmalarla ismini duyuran değerli alim ve müfessir Muhammed Ali Es-Sabuni dün yani 19 Mart 2021 Cuma günü 91 yaşında Yalova’daki evinde dünya hayatına veda etti.

Sabuni’nin kitaplarından özellikle de Safvetu’t-Tefasir adlı eserinden çokça yararlanmıştım. Ancak hatırladığım kadarıyla kendisiyle ilk olarak 26 Nisan 2011’de yani Suriye’deki zulme karşı kitlesel başkaldırının başlamasından 41 gün sonra “Suriye İçin İstanbul Buluşması” adıyla düzenlenen uluslararası sempozyumda yüz yüze görüşme fırsatımız olmuştu.

O zaman Suriye Âlimler Birliği Başkanı olan Sabuni, sempozyumdan birkaç gün önce Mekke’den yaptığı çağrıyla Suriye halkının özgürlük mücadelesine destek talep etmişti.  Ardından İstanbul’daki Suriye Buluşması’na da katılmış ve ilk oturumda yaptığı konuşmada önemli hususlara temas etmişti. Ortaya çıkan kitlesel hareketle Baas diktasına başkaldıranların Hama’da babalarının öldürüldüğüne dikkat çeken Sabuni, Baas zulmünün Suriye’deki ailelerin evlerine düşürdüğü ateşe işaret için şöyle demişti: “Küçük çocuk annesine ‘babam nerede?’ diye soruyor. O ‘öldü’, diyemiyor; ‘yolculuğa çıktı’ diyor. ‘Ağabeyim nerede?’ diye soruyor. Anne; ‘o da hapse girdi, bir gün çıkıp gelecek’ cevabı veriyor.”

Sabuni bunları ülkedeki diktanın geçmişinin de kirli olduğuna ve dünden bugüne hiç değişmediğine işaret amacıyla söylemişti. Hama’da en az yirmi bin kişinin öldürüldüğünü, otuz bin kişinin kaybolduğunu, o tarihten 2011’deki halk ayaklanmasının başladığı tarihe kadar binlerce insanın zindanlara atıldığını veya sürgün edildiğini bilenler o zulmün ateşinin ülke halkının önemli bir ekseriyetine dokunduğunu da biliyordu.

Sabuni o konuşmasında, Suriye’de krizin son bulması için şu dört şartın yerine getirilmesi gerektiğini söylemişti: Baas diktasına son verilmesi, siyasi düşüncelerinden dolayı ülkelerine giremeyen tüm vatandaşlara kapıların açılması, dürüst seçime dayalı parlamenter sisteme geçilmesi, tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması.

Muhammed Ali Sabuni sadece kitapların arasında kalan bir ilim adamı değildi. Aynı zamanda sahada bilfiil yer alarak, zulme karşı haklının yanında mücadeleye de iştirak ediyor, haklının müdafaasını yapıyordu.

Söz konusu sempozyumdan sonra da görüştüğüm oldu. Gayet mütevazı biriydi.

Sabuni, 1930 yılında Suriye’nin pek çok ilim adamı çıkarmış şehri Halep’te, ilim alanında tanınmış ve öne çıkmış bir ailenin ferdi olarak dünyaya gelmişti. Babası Şeyh Cemil Es-Sabuni, Halep’in ileri gelen alimlerindendi. O yüzden Muhammed Ali Es-Sabuni de ilk ilmi tahsilini kendi babasından aldı. Lise çağında hafızlığını tamamladı. Bu arada Suriye’nin ileri gelen ilim adamlarından ilim tahsil etti.

O medreselerde alimlerin dizinin dibinde ilim tahsil ederken bir yandan da resmi okullara devam etti. Fakat resmi okulların eğitim sistemlerinden hoşlanmadığı için ortaokul döneminde Halep’teki Hüsreviye Şer’i Okulu’na geçerek ortaokul ve lise öğrenimi burada tamamladı. Burada genel derslerin ve yabancı dilin yanı sıra şer’i ilimleri de okudu.

1949’da liseyi bitirmesinden sonra Ezher Üniversitesi’ne girdi ve yüksek tahsilini burada tamamladı. 1952’de yüksek puanla Şeriat Fakültesi’nden diploma aldı. 1954’te de şer’i yargı konusunda ihtisas eğitimini tamamladı.

Mısır’daki tahsilini tamamlamasından sonra ülkesi Suriye’ye dönüp liselerde İslamî ilimler öğretmenliği yaptı. Sekiz yıl süren bu öğretmenlik görevinden sonra Mekke’ye giderek Kral Abdülaziz Üniversitesi’nin Mekke kampüsünde Şeriat Fakültesi’nde ve Eğitim Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. Bu görevi 28 yıl sürdürdü. Pek çok ilmi eser yayınladı. Bunların başında da Kur’an-ı Kerim’i çok özlü bir şekilde açıklayan ve rahat bir şekilde okunabilecek nitelikte olduğu için çok tutan Safvetu’t-Tefasir adlı eseri yer almaktadır.

Uzun süre Suriye Alimler Birliği’nin başkanlığını yaptı.

Yüce Allah’tan kendisine rahmet ve mağfiret diliyoruz.

Facebook'la Yorumla

BENZER HABERLER